MHP Grubu adına konuşan milletvekili Ekrem Gökay Yüksel, Türkiye'nin deprem gerçeğine dikkat çekerek kentsel dönüşümün hızlandırılması gerektiğini vurguladı. Balıkesir'deki riskli yapıların acil dönüşümüne değinen vekil, Adnan Menderes Mahallesi sakinlerinin hak kaybına uğramaması gerektiğini belirtti. Ayrıca, Halalca Mahallesi'ndeki biyogaz tesisinden kaynaklanan çevre sorunlarının çözümü için ileri teknoloji tedbirlerin şart olduğunu ifade etti.
Ekrem Gökay Yüksel'in TBMM Genel Kurul Konuşması;
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri;
2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifinin 6. Maddesi üzerinde konuşma yapmak için Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle, Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri;
Ülkemiz, Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu'daki üç büyük fay hattı ile çevrili olup, topraklarımızın neredeyse %70'i birinci ve ikinci dereceden deprem kuşağında yer almaktadır. Bu durum, Türkiye'nin deprem riski taşıyan bir ülke olduğu gerçeğini açıkça ortaya koymaktadır.
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olması ve her an, her yerde hazırlıklı olunması gerçeğiyle birlikte, bilim insanları tarafından beklenen Marmara ve İstanbul depremine yönelik olarak kentsel dönüşüm projelerine hız verilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yeterli alternatif yerleşim alanlarıyla sanayi ve ticari alanların oluşturulması ve toplumsal bilincin diri tutulması için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın önlem alması gerekmektedir. Ayrıca, merkezi idarenin belirleyiciliğiyle hareket edilmesi, kentsel dönüşümün daha hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleştirilmesini sağlayacaktır.
Kuva-i Milliye Şehri Balıkesir’imiz özelinde ise durum daha da dikkat çekicidir. Şehrimiz hem Ege Bölgesi hem de Marmara Bölgesi'nde toprakları bulunan, her iki bölgenin de 1. derece deprem kuşağında yer alan bir ilimizdir, bu nedenle şehrimizi ve binalarımızı bir an önce depreme dayanıklı hale getirmek zorundayız.
Merkez Karesi ve Altıeylül İlçelerimiz başta olmak üzere 20 ilçemizde eski ve riskli yapıların varlığı, çözülmesi gereken en acil konuların başında gelmektedir. Şehrimizde şu ana kadar riskli yapı tespiti için 5 bin bina incelenmiş, bunların yaklaşık %20’sinin yıkım ve yenileme gerektirdiği tespit edilmiştir. Merkez ve ilçelerimiz dâhil olmak üzere, toplamda 1.500 konut ve iş yerinin dönüşüm çalışmaları sürmektedir. Ancak hala yaklaşık 40 bin kişiyi doğrudan ilgilendiren 10 bin riskli yapının dönüşüm kapsamına alınması gerekmektedir.
Özellikle Merkez Karesi İlçemizin, Adnan Menderes Mahallesinde bulunan 20-30 yıllık eskiyen binaların kentsel dönüşüm kapsamında yenilenmesi acil ve önemlidir. Bu dönüşüm sürecinde, mahallemizdeki özel sektör iş birliği ile gerçekleştirilen projelerde, hemşehrilerimizin hak kaybına uğramamaları en önemli öncelikler arasında yer almalıdır.
Eski yapıların arsa payları hesaplanırken hem mevcut yapının hem de yeni projelerin değerleri dikkate alınmalıdır. Bu değerleme süreci, bağımsız uzmanlar tarafından tarafsız bir şekilde yapılmalıdır.
Mülk sahiplerine ise yalnızca arsa paylarına dayalı değil, aynı zamanda binadaki konumlarına, dairelerin büyüklüklerine ve diğer taleplerine göre daha adil bir hak dağılımı sağlanmalıdır. Vatandaşlarımızın hak kaybı yaşamaması, mevcut metrekarelerinin korunması veya artırılması, Adnan Menderes Mahallesi sakinlerimizin en öncelikli talebidir.
Ayvalık ilçemizde hem tarihî dokuyu korumaya odaklı hem de güvenli konutlar oluşturmaya yönelik projeler yürütülmeli, bu değerlerin zarar görmemesi büyük bir hassasiyetle ele alınmalıdır. Dönüşüm projelerinde uzman mimarların, şehir plancılarının ve tarihçilerin görüşlerine başvurulmalı ve her projede çevresel etki değerlendirmesi yapılmalıdır. Bandırma ilçemizin, sanayi ve ticaret merkezlerinden biri olması nedeniyle, altyapı ve ticari alanlarda dönüşüm çalışmalarına öncelik verilmelidir. Edremit ilçemizde ise deprem riskinin yüksek olması nedeniyle, özellikle konut projelerinde güvenli yapılaşma hedeflenmelidir. Gönen ve Burhaniye ilçelerimizde de kentsel dönüşüm projeleri başlatılmış, plansız yapılaşmanın önüne geçilmesi için düzenlemeler yapılmalıdır.
Değerli Milletvekilleri,
Kentsel dönüşüm sürecinde Hemşehrilerimiz bazı sorunlar yaşamaktadır. Bu kapsamda, İmar mevzuatındaki karmaşıklığın giderilmesi, imar yetkisinin vatandaşlarımızın mağduriyetine sebep olan keyfî uygulamalara ve haksız rant oluşturulmasına yol açmaması gerekmektedir. Çeşitli kurumlar tarafından yürütülen plan ve imar yetkisinde birlik sağlanarak farklı kent dokularının oluşmasının önüne geçilmelidir.
Bir diğer önemli husus ise finansal yetersizliklerdir. Kentsel dönüşüm sürecinde, özellikle dar gelirli vatandaşlarımız, maliyetler nedeniyle büyük zorluklar yaşamaktadır. Bu durum, sürecin yavaşlamasına hatta bazı yerlerde tamamen durmasına yol açabilmektedir. Bu sorunu çözmek için devletimizin sunduğu kira yardımları ve düşük faizli kredi imkânlarının kapsamı genişletilmelidir. Ayrıca, ekonomik durumu yetersiz olan aileler için daha fazla hibe desteği sağlanmalı ve kamu-özel iş birliği modelleriyle sürece özel sektörün katkısı artırılmalıdır.
Hukuki ve bürokratik konularda kentsel dönüşümün önündeki önemli hususlardan biridir. Kat mülkiyeti sorunları, hissedarlar arasındaki anlaşmazlıklar ve bürokratik süreçlerin uzunluğu, projelerin ilerlemesini zorlaştırmaktadır.
Bu süreçleri kolaylaştırmak için yasal düzenlemeler yapılmalı, kat maliklerinin anlaşmazlıklarını çözmek üzere uzlaşma merkezleri kurulmalı ve yerel yönetimlerin dönüşüm projelerinde daha aktif bir rol alması sağlanmalıdır.
Sayın Başkan,
Değerli Milletvekilleri,
Balıkesir’imizin hava kalitesi ölçüm sonuçları, çevre politikalarımızın etkinliğini ve ilerleyen süreçlerde odaklanmamız gereken öncelikleri açık bir şekilde ortaya koymaktadır. 2023 yılı verilerine göre, partikül madde bir önceki yıla oranla yüzde 5 oranında bir azalma gerçekleşmiştir. Ancak insan sağlığı üzerinde ciddi olumsuz etkileri bulunan daha küçük partiküllerin seviyesinde yüzde 8,2 oranında artış kaydedilmiştir. Bu durum, hava kirliliği ile mücadelede atılan adımları güçlendirme gerekliliğini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Hava kirliliğiyle mücadelede, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasının çevre ve enerji sürekliliği açısından kritik olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Ancak bu projelerin çevresel etkilerinin doğru bir şekilde değerlendirilmesi ve hem doğaya hem de vatandaşlarımıza zarar vermeden yürütülmesi önemlidir.
Merkez Halalca Mahallemizdeki biyogaz tesisinden kaynaklanan sorunlar, çevresel katliam seviyesinde bir tehdit oluşturmaktadır. Tesisin atık işleme sürecinden yayılan yoğun kokular, Halalca mahallemiz başta olmak üzere Yakupköy ve Ovaköy mahallerimizde yaşayan vatandaşlarımızın yaşam kalitesini olumsuz etkilemekte ve mahalle yaşamının sürdürülebilirliğini zorlaştırmaktadır.
Bunun yanında, tesisin atıklarından kaynaklanan sızıntıların, yeraltı su kaynakları ve tarımsal alanlar için ciddi bir tehdit oluşturduğu, tarım ve hayvancılık faaliyetlerini tehlikeye soktuğu görülmektedir.
Şu anda, biyogaz tesisinin çevresel etkilerinin tarafsız uzmanlar tarafından değerlendirilmesi ve gerekirse faaliyetlerinin askıya alınması mahalle sakinlerimizin bir talebidir. Koku, su ve toprak kirliliğini önleyecek ileri teknoloji çevresel tedbirlerin uygulanması acilen yapılmalıdır. Aynı zamanda, mahalle sakinlerimizin karar alma süreçlerine dâhil edilmesi ve taleplerinin dikkate alınması da bu sürecin şeffaf ve duyarlı bir şekilde yürütülmesi için çok önemlidir diyor, Görüşmekte olduğumuz bütçenin ülkemize, milletimize, devletimize hayırlı sonuçlar getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Haber: Oğuzhan GECER
Yorum yapın