DEVA Partisi Milletvekili Burak Dalgın, TBMM Genel Kurulunda ‘Torba Yasa’ya ilişkin konuştu. Dalgın, “Gerçekten merak ediyorum: sizin emeğiyle, alın teriyle kazanıp çalışan insanımıza gareziniz mi var? Asgari ücretliyi açlık sınırına, orta direği asgari ücrete doğru sürüklüyorsunuz. Üstüne bir de gelir vergisi dilimleriyle ve enflasyonla, çalışanların aldığı zammı daha cebine girmeden eritiyorsunuz. Ama milyon dolar kazanandan az vergi almak için meclise kanun getiriyorsunuz. Tercihleriniz gayet açık!” dedi.

DEVA Partisi Balıkesir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Burak Dalgın, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada ‘Torba Yasa’yı değerlendirdi. “Torba yasa yapmanın iktidar açısından iki avantajı var. Birincisi, birbiriyle ilgisi, alakası olmayan 86 maddeyi tek seferde geçirmek. Bu maddeler 28 kanun ve iki kanun hükmünde kararnamede değişiklik içeriyor. İkincisi ve daha da önemlisi, pakete kimsenin karşı çıkamayacağı birkaç madde koyup, asıl istenenleri pürüzsüz bir şekilde Meclis’ten geçirebilmek. Ancak bunun neticesi Meclis sürecine hasar vermek oluyor. Önümüze gelen Torba Yasa da tam olarak bu yaklaşımla hazırlanmış” diyen Dalgın, görüşlerini yedi başlık altında aktardı. ‘Bütçe yapma ve vergi koyma hakkı, 1215’teki Magna Carta’dan beri vatandaşları temsil eden meclislerin temel görev ve sorumluluğudur’

Dalgın, konuşmasına vergilendirme hakkıyla başladı: “Bütçe yapma ve vergi koyma hakkı, 1215’teki Magna Carta’dan beri vatandaşları temsil eden meclislerin temel görev ve sorumluluğudur. Ancak bu yasayla, Sayın Cumhurbaşkanına bazı alanlarda vergi koyma, bazı alanlarda vergi artırma, bazı alanlarda da istisna tanıma hakkı veriliyor. Artık canı nasıl isterse!... Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’in bu konudaki savunması şöyle: ‘Belki hiçbir zaman uygulamaya konulmayacak. Şu anda yüzde 40'lık bir vergi getirmiyoruz, sadece bir yetki alıyoruz.’ Sayın Bakan’a soruyorum: Bu yetkiyi eline alan Sayın Cumhurbaşkanının bir gün vergileri indirip bir gün artırmayacağının garantisini verebilir misiniz? Değerli arkadaşlar; biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Türkiye anonim şirket gibi yönetilmeli’ demişti. Dünyanın çeşitli ülkelerinde 20 yıldan fazla şirketler almış, idare etmiş ve satmış bir arkadaşınız olarak açık söyleyeyim: hiçbir ciddi şirkette hiçbir yönetime bu kadar büyük bir yetki hesapsız, kitapsız, denetimsiz şekilde verilmez.”

‘Sizin emeğiyle, alın teriyle kazanıp çalışan insanımıza gareziniz mi var?’

Dalgın, konuşmasına ‘sporculara vergi hediyesi’ başlığıyla devam etti: “Biliyorsunuz hükümet çalışandan %27, %35, hatta %40 gelir vergisi alıyor. Mesela, ülkemiz için çok stratejik olan savunma sanayiinde çalışan bir mühendis arkadaşımız, maaşının üçte birini gelir vergisi olarak ödüyor. Ancak, hükümet bazıları milyonlarca dolar kazanan, paralarını nasıl değerlendirdiklerini hayretle izlediğimiz en üst liglerdeki sporculardan, sadece %20 vergi almak istiyor! Bu nasıl iş? Gerçekten merak ediyorum: sizin emeğiyle, alın teriyle kazanıp çalışan insanımıza gareziniz mi var? Asgari ücretliyi açlık sınırına, orta direği asgari ücrete doğru sürüklüyorsunuz. Üstüne bir de gelir vergisi dilimleriyle ve enflasyonla, çalışanların aldığı zammı daha cebine girmeden eritiyorsunuz. Ama milyon dolar kazanandan az vergi almak için meclise kanun getiriyorsunuz. Tercihleriniz gayet açık! Bu vesileyle, son dönemde gündemi işgal eden sporcuların yatırımları meselesine de değineyim. Bizi ilgilendiren konu işin magazini veya bu insanların milyon dolarlarını nerede batırdıkları değil, orta direk kadar vergi verip vermedikleri!”

‘Üzülerek söylüyorum, kamu nizamımız bozuldu’

Dalgın, üçüncü başlık olarak ‘huzur hakkına’ ilişkin değerlendirmelerde bulundu: “Daha önce de birçok kez söylemiştim: “Bütçe, hükümetin önceliklerini en net yansıtan aynadır. Parayı kimden alıp kime vereceğinin, nereye harcayacağının, dolayısıyla neyi önemsediğinin ilanıdır.” “Bu huzur hakkı meselesi de hükümetin önceliklerini net şekilde gösteriyor. Karşımızda ibretlik bir durum var. Vatandaşa tasarruf tavsiye edenler, kamuda çoklu ve ballı maaş uygulamasına aynen devam etmek istiyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’a bu konuda bir soru önergesi verdim. Kendisinden cevap bekliyorum. Yeri gelmişken burada da söyleyeyim: kamudaki asli görevine ek olarak atandığı şirket ve kurullardan kaç kişinin ne kadar huzur hakkı aldığı düzenli olarak kamuoyuna açıklanmalıdır. Özel, kamu veya Türkiye Varlık Fonu şirketlerinin yönetim kuruluna atanan Bakan Yardımcısı ve üst düzey bürokratların kimler olduğu, bu kişilere ne kadar huzur hakkı ödendiği açıklanmalıdır. Hep söylediğim gibi ‘Devletin parası yoktur, para milletin parasıdır’. Dolayısıyla, milletimizin parasının kimlere, ne şekilde verildiğinin hesabı da verilmelidir.”

‘Adeta iktidarın sopası haline gelen, fırsatını buldukça muhalif kanallara milyonlarca lira ceza yağdıran RTÜK’e yeni gelir kapıları açılıyor’

Burak Dalgın, dördüncü başlık altında RTÜK’e ilişkin teklifi değerlendirdi: “Adeta iktidarın sopası haline gelen, fırsatını buldukça muhalif kanallara milyonlarca lira ceza yağdıran RTÜK’e yeni gelir kapıları açılıyor. İnternet yayınlarından da pay alması isteniyor. Bu kurumun amacının ne olduğunu, televizyonlardan aldığı parayı ne yaptığını ben bilmiyorum, bilenler lütfen anlatsın! RTÜK deyince aklıma İstanbul Milletvekili, emekli Büyükelçi Sayın Namık Tan’ın rahmetli Turgut Özal ile alakalı anlattığı anekdot geliyor. Kendisini ziyarete gelen bazı kişiler TV’lerdeki ‘ahlaka aykırı’ yayınlardan şikâyet edince rahmetli Özal eline kumandayı alıp kanal değiştirmiş ve ‘Rahatsız olduğunuzda kanalı böyle değiştirebilirsiniz’ demiş. RTÜK’e de bu anlayışı tavsiye ediyorum. Bu arada, RTÜK Başkanı Sayın Ebubekir Şahin’in Halkbank Yönetim Kurulu üyesi olduğunu, yani bir reklam verenin yöneticisi olarak o şirketten reklam alan medyayı denetlediğini de hatırlayalım. Yönetişim harikası bir durum!”

‘KKM’ye uygulanan kurumlar vergisi istisnasının süresi uzatılmak isteniyor’

Dalgın, KKM’ye uygulanan kurumlar vergisi istinasının süresinin uzatılmasına ilişkin teklife dair şu ifadeleri kullandı: “Tarihin en büyük servet transferi olan KKM’ye kurumlar vergisi istisnası sağlanıyordu. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanına bu vergi avantajını her bitişinde yeniden uzatma yetkisi isteniyor. Robin Hood zenginden alıp fakire verirdi. KKM ise sokaktaki vatandaştan alıp zengine veren bir sistem. Vergiyle yorulmasın isteniyor. İktidarın önceliği net. Bizim önceliğimiz de net: orta direğin, emeğiyle çalışıp kazanan vatandaşımızın sırtındaki vergi yükünü indirmek”

‘BDDK çalışanları için düşündüğünüz tazminatı başka kamu çalışanları için de düşünüyor musunuz?’

Dalgın, altıncı başlıkta Ankara’dan İstanbul’a taşınan BDDK personeline hayat masrafı tazminatı verilmesini değerlendirdi: “Şunu net ifade edeyim: mesele taşınan personelin özlük hakları değil. Asıl mesele, şehirlerimiz arasındaki yaşama maliyeti farkının neden herkes için dikkate alınmadığı. Mesela, haftaya asgari ücret müzakereleri başlayacak. Madem şehirlerimiz arasında yaşama maliyeti çok farklı, asgari ücreti de farklı şehirler için farklı seviyelerde belirlemeyi düşünüyor musunuz? Yahut, BDDK çalışanları için düşündüğünüz tazminatı başka kamu çalışanları için de düşünüyor musunuz? İstanbul’un, Ankara’nın, diğer büyük şehirlerimizin giderek bir ‘iktisadi sürgün yeri’ haline gelmesi konusunda bir şey yapacak mısınız?”

‘Bu, iktidarın ekonomik ve toplumsal politikalarının doğal sonucu’

Burak Dalgın, konuşmasını son kısmında mali müşavirlerin tepkilerini gündeme getirdi: “TÜRMOB başta, mali müşavirlerimiz isyanda. Bu arkadaşlarımız ekonominin kayıt altına alınmasında ve vergilerin toplanmasında büyük rol oynuyorlar. Torba kanunun 30, 32 ve 33. maddelerinde önerilen KDV’ye dair değişikliklerde kendilerinden de reel sektörden de fikir alınmadığını söylüyorlar. KDV 2 beyannamesinin beyan tarihinin erkene çekilmesini uygulanabilir bulmuyorlar. Bu durumun maliye sisteminde aksamalara yol açabileceği ve bazı firmaları kayıt dışılığa sevk edebileceği konusunda ikazda bulunuyorlar. Ayrıca, yapılması planlanan değişiklerin KDV Kanununa aykırılığını vurguluyorlar. Unutmayalım; vergi tekniği dışında müdahalelerle vergi sistematiğini bozmak, ticari hayatta düzensizlik üretir.” (Ebru Erdem)