İnsülin direnci dünyada ve Türkiye’de önemli ve yaygın bir sağlık sorunu haline gelirken, diyetisyen Ruken Kuzu, sık aralıklarla yemek yemenin insülin hormonunu fazla uyaracağını, fazla salgılanan insülinin de kan şekerinde belli dalgalanmalara yol açacağını söyledi.
İnsülin direnci dünyada ve Türkiye’de önemli ve yaygın bir sağlık sorunu haline gelirken, diyetisyen Ruken Kuzu, sık aralıklarla yemek yemenin insülin hormonunu fazla uyaracağını, fazla salgılanan insülinin de kan şekerinde belli dalgalanmalara yol açacağını söyledi. Kuzu, 'Sık sık bir şeyler yemek insülin hormonunu gereğinden fazla uyaracağı için insülin direnci sorunu yaşayanlar öğün sayısını azaltmalı ve aralıklı orucu benimsemeli' dedi.
Kent Bayraklı Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ruken Kuzu, insülin direncine karşı yiyeceklerin belli saatler arasında tüketilmesi esasına dayanan 'aralıklı oruç' modelini önerdi. Kuzu, 'İnsülin direnci, kanda açlık kan şekeri ile insülin değerinin çarpılıp 405’e bölünmesiyle elde edilen değerin 2.5 ve üstünde olması ile açıklanır. Sabah aç uyanma ve gece sık sık acıkma hissi, kronik yorgunluk ve yemek sonrası uyuma isteği, karın ve bel bölgesinde yağlanma, ağız kuruluğu ve idrara sık çıkma, şeker tüketimi ve sonrasında ishal durumu, tatlı aşerme gibi semptomlar insülin direnci habercisi olabilir' ifadelerini kullandı.
İnsülin direncinde ne yapılmalı
Metabolizmanın doğru çalışmasında insülinin büyük önemi olduğunu belirten Kuzu, insülin hormonunun kan dolaşımındaki şekerin hücreler tarafından alınmasını ve enerji üretimi amacıyla kullanılmasını sağladığını vurgularken, sık sık yemek yemenin yol açtığı sorunlara dikkat çekti. Sık aralıklarla bir şeyler yemenin insülin hormonunun gereğinden fazla uyarılmasına ve salgılanmasına neden olduğunu kaydeden Kuzu, 'İnsülin direncine karşı öğünlerin sayısı azaltılmalı, öğünler arası uzatılmalıdır. Bunun için aralıklı oruç doğru bir modeldir. Ayrıca fazla karbonhidrat alımı da insülin direncine sebep olabileceğinden düşük karbonhidratlı bir beslenme uygulanmalıdır. Rafine nişastalı gıdalar, şekerle tatlandırılmış yiyecekler ve yapay tatlandırıcılardan uzak durulmalıdır. Glisemik indeksi yüksek olan bal, pekmez, çikolata, beyaz un, makarna, pirinç, patates, kavun, karpuz, incir, üzüm gibi besinlerin aşırı tüketiminden kaçınmak gerekir. Kırmızı et ve kızarmış yiyeceklerin tüketimi azaltılmalı ve bununla beraber sebze tüketimi artırılmalıdır. Ceviz, badem, avokado, nar, çilek, böğürtlen, yaban mersini, vişne, brokoli, ıspanak, zeytinyağı, hindistan cevizi yağı ve yüksek lif içeren yulaf gibi besinlerden yararlanılmalıdır. İnsülin direncini düşürücü etkisi olan deniz balıkları, tarçın, elma sirkesi, deve dikeni, yeşil çay gibi besinlerden faydalanılmalı ve elma sirkesi olarak mutlaka ev yapımı ve organik olanlarından tercih edilmelidir. İştah metabolizmasını düzenlemek için D vitamini, C vitamini, Krom, Omega 3, Magnezyum gibi takviyelerden yararlanılmalı, günlük rutinde mutlaka yürüyüş ve egzersiz yer almalıdır' şeklinde konuştu.
Yorum yapın